İstanbul Trafiği

İSTANBUL TRAFİĞİ

“İstanbul Trafiği” – dünyanın en kalabalık şehirlerinden birinin en sabırlı savaş alanına adanmış bir müzikal hikaye! Bu parça, yalnızca bir şehir eleştirisi değil; İstanbul’un içinden geçen her ruhun, direksiyon başında sabırla yoğrulan hikayesinin ritmik bir yansıması.

Tarihiyle, efsaneleriyle, köprüleriyle bir efsane olan İstanbul’un bugün bir başka yüzü var: durmayan, susmayan, korna sesleriyle yankılanan yolları. “İstanbul Trafiği” işte bu karmaşayı mizahla harmanlayarak anlatıyor. Sabah sekizde başlayan korna senfonisi, metrobüs kuyrukları, dolmuş sürücüleri ve “navigasyonla kavga eden” şehir insanı… Her dizesi bir tebessüm, her nakaratı bir iç çekiş gibi.

Bu şarkı, trafikte sıkışan milyonların ortak sesi. Arabasında kahvesini yudumlayan, sinirle camdan dışarı bakan, ya da “motokurye fırtınası”nı izlerken içinden “İstanbul bu!” diye söylenen herkesin ruh halini yakalıyor. Mizahi anlatımıyla hem güldürüyor hem düşündürüyor; çünkü bu kaosun içinde bile İstanbul’un o eşsiz büyüsü hissediliyor.

“İstanbul Trafiği”, modern şehir yaşamını ironik bir aynada gösteriyor. Kimi zaman bir sabır testi, kimi zaman bir skeç sahnesi, ama sonunda her zaman aynı cümleyle bitiyor: “Ne olursa olsun, burası bizim!”
Ritimleriyle şehrin temposunu yansıtırken, kelimeleriyle de İstanbul’un bitmeyen enerjisini yaşatıyor.

Dinleyiciye hem kahkaha hem empati sunan bu parça, şehir stresine karşı bir müzikal terapi etkisi yaratıyor. Trafiğin ortasında sıkışmışken bile yüzünüzde bir tebessüm beliriyorsa, bilin ki “İstanbul Trafiği” çalıyor. Çünkü bu şehir, sadece köprüleriyle değil; sabrıyla, mizahıyla, çılgınlığıyla da bir efsane.

Korna seslerinin ritmiyle dans eden bu şarkı, bir kez dinlendi mi unutulmuyor. Çünkü hepimizin içinde az da olsa bir İstanbul trafiği sabrıyla yoğrulmuş kahraman var.

Şimdi Ara Canlı Yardım